İLAHİ AŞK BİLEKLİK KOLEKSİYONU

Mevlana Hazretleri der ki “Odun yanınca kül olur, insan yanınca kul olur.”
İlahi Aşk’ın her bir parçası, O’nu hissetmek ve hissettirmek için hazırlandı. İnsanın bildiği, bilmediği her şey O’ndan diyerek; bildiğini yanına alıp bilmediğini öğrenmek için doğadaki taşların, renklerin, anlamların izini sürdü.
Ustadan çırağa, çıraktan ustaya kadim bir kültürün bekçisi olan Kapalıçarşı’daki ellerden, Telem’in ellerine uzanan tüm tasarımlarda gaye, herkesin kendi manasını araması; aradığını her an içinde taşıdığını bilmesiydi.

“Biz ona şah damarından daha yakınız.” Kaf, 16

Adl

Adl olan da adil olanları seven de O’dur. Her şeyi görenin terazisi şaşmaz. Senin fani terazin şaşar, vicdanın ışığını kaybederse hatırla. Sen O’ndan bir parçasın, ilahi adaletin ışığı içinde; aramaktan vazgeçme.

“Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz.”

Enbiyâ, 47

Evvel

Yok yokken, O vardı. Yokluğu, boşluğu, varlığı, dirliği, her nefesi, her zerreyi evvelsiz yaratan, evveli yine kendi olandan geldin. Neyin yoksa yerinme, yok olanı da yaratana dön yüzünü, güneşe dönen güne bakanlar gibi… Döndükçe güzelleş, döndükçe bul kendini.

“O, evvel ve âhir, zâhir ve bâtındır. O her şeyi bilir.”

Hadid, 3

Âhir

Sonu olmayana teslimiyetin sonsuz huzuruna aç kalbini. Sonsuzluğun sonsuz sahibine bırak ki kendini her dert devasını, her dilek vaktini bulsun; bırak ki bittiğin yer mutlu son olsun.

“O, evvel ve âhir, zâhir ve bâtındır. O her şeyi bilir.”

Hadid, 3

Afüvv

Madem ki kulsun, yanılırsın. Yolunu şaşırmak sana mahsus, kusursuzum sanma. Sanıp da yanılırsan, af dilemeyi unutursun. Unutma ki iki cihanda da sığınağın olsun. Af dilemek sana, affetmek O’na mahsus.

“O takvâ sahipleri ki bollukta da darlıkta da Allah (c.c.) için harcarlar, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah (c.c.) da güzel davranışta bulunanları sever.”
Ali İmran, 134

Her nefes alışta, her kalp atışında, uyanışta, yürüyüşte, gülüşte, hüzünde, gözünü açan bebekte, kımıldayan yaprakta, uçan kuşta bir ses var. Hep seninle olan, hep sana seslenen, hep duyduğun ama az dinlediğin bir ses. “Hû” dedin duydun mu?

“Allah’u Teâlâ Hazretleri diyor ki: ‘Kulum, hakkımda nasıl bir zan yürütürse Ben öyleyimdir. O, Beni zikredince Ben onunla beraberim. O Beni içinden geçirirse, Ben de onu içimden geçiririm. O, Beni bir cemaat içerisinde anarsa, Ben de onu, onunkinden daha hayırlı bir cemaatte anarım. O, bana bir karış yaklaşırsa, Ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, Ben ona bir kulaç yaklaşırım. O Bana yürüyerek gelirse, Ben ona koşarak giderim.”
Hz. Muhammed (s.a.v.)

Hak

Her şey değişir; kendi Hak olandan başka… Değiştiren ama değişmeyen O’dur. Gördüğün her şeyde Hak var lakin görebilmek Hak’tan lütuf. Lütfun kıymetini bilenlerden, Hak için her şeyin hakkını teslim edenlerden, Hak için hak almayanlardan ol. Ol ki hakkında açılan kapılar aydınlansın; içine de dışına da o aydınlığı taşısın.

“Allah hakkın ta kendisidir.”
Hacc, 62

Nefes

Her bir nefesin kıymetini gönlünde taşıyanlar, şaşmaz pusulayı bulanlardır. Her nefesin işi, nefsi bilmektir. Her nefes nefsi hatırlamaya, her nefes terbiye yoluna koyulmaya vesiledir.

“Her şey neye layıksa ona dönüşür.”
Mevlana Celaleddin Rumi

Aşk

Ölümlü dünyanın ölümsüz aşka dönüşünün adına yazılır mevsimler, günler, saatler. Zaman aksın, arayışları da buluşları da aşka çıkarsın.

“Ne varlığa sevinirim,
Ne yokluğa yerinirim,
Aşkın ile avunurum,
Bana seni gerek seni.”
Yunus Emre

Tevafuk

Vaktini bulduysa olur. Doğru doğruyu, eğri eğriyi bulur. Şaşmaz bir düzenin eseridir tam da o an, o gün, o insan, o yer, o his. Her “o” O’ndandır; görenlere tesadüf yoktur, tevafuk vardır.

“Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir.”

İbni Sina

Vedûd

Can verdiği ne varsa, özünde sevgi var. Sevgiyle yaratır, sevgiyle korur, sevgiyle bağışlar. Seni en çok O sever, sen de en çok O’nu sev. Kalbini O’na döndürmeyi sev. Her güzel şeyi, kıymetini bilerek ve O’nu hatırlayarak sev.

“Rabbinize tevbe ve istiğfar edin. Çünkü O (rahîm ve vedûd) çok merhamet eden ve çok sevendir.”

Hud, 90